AVRASYA STEPLERİNDE GÖÇEBELİK TARİHİ

 

                                           Harita. Avrasya Stepleri.

           

                    AVRASYA STEPLERİNDE GÖÇEBELİK TARİHİ 

Avrasya stepleri Kuzey Balkanlar’dan Doğu Moğolistan’a kadar uzanan muazzam bir alandır. Çevresel olarak, Avrasya step bölgesi nispeten tekdüze ve ağaçsız bir manzaradır. Ekolojik özellikleri, batıda modern Macaristan toprakları ve uzak doğudaki Moğolistan düzlükleri gibi uzak bölgeleri birleştirmektedir. Kuzeyde, Doğu Avrupa ormanları ve Sibirya Taiga bozkırı tanımlanırken, Güneybatıda Karadeniz sahili ve Kafkasya bozkır sınırlarına dayanmaktadır (Harita 2). Daha da doğuda, Hazar ve Aral denizleri, Orta Asya’daki büyük çöller ile Pamir ve Sayan sıradağları güneydoğu sınırını tanımlamaktadır

Orta Asya’nın Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan steplerde görülen en eski tarihöncesi külütürü Kelteminar kültürüdur. Bunlar MÖ. 5. binyıldan 3. binyılın ortalarına kadar uzanan ve Neolitik/ Kalkolitik dönemlere ait avcı, toplayıcı ve balıklıçılardır (Sergen, 2012.). Yerleşik bir yaşam biçimine sahip bu toplumlar zamanla hayvancılığı da benimsemiştir (Eray, 2016:3).

 Bunun dışında Batı Moğolistan’dan bilinen Afanesevo Kültürü de bulunmaktadır. Rus-Altay, Minusink bölgesinde geniş bir alana yayılan ve MÖ. 4-3 binyılla, Kalkolitik Çağ’a tarihlenen bir kültürdür Vadetskay vd, : 2014). Bu toplumların Orta Asya’da ilk defa besin üretimini, hayvancılığı ve demir işçiliği yaptığı idda edilmektedir. Gelişmiş çiftçiler olamalarının yanı sıra topluluğun özel bir düzeni ve düşünce sistemli olduğuna dair arkeolojik veriler de bulunmaktadır. Afanesevo kültüründe sığır, koyun ve atlara dayalı hayvancılığın yanı sıra toplayıcılık ve balıkçılık da yapıyordu. Ayrıca, demir ve bakır işçiliği kullanıldıkları bilinmektedir (Okladnikov, 2000: 95-118).


Ardından, yaklaşık MÖ 2. bin yılın sonu, 1. bin yılının başlarında güneyde Hingan Sıradağı’ndan kuzeyde Karadeniz’in doğusuna kadar geniş bir coğrafyada göçebe hayvancılık hâkim olmuştur. Buna bağlı olarak Avrasya’nın steplerde yeni bir topluluk (araştırmalarda arkeolojik kültürler olarak geçmektedir) geniş bir yere hızlı bir şeklinde yayılmıştır. Kuzeyi Karadeniz ile Altay Dağları, belki Hangay Dağı’nın batı sınırına kadar uzanan bir alanda İskit toplumları hâkim olmaya başlanmışsa da, Dörtgen Mezar (bkz.birinci bölüm, Dörtgen kurgan mezar kültürü) kültürlüleri Hangay Dağı’ndan Buyr Gölü’ne kadar yayılmıştır. Avrasya’nın bozkırında iki büyük göçebe toplum yan yana yaşamaktaydı. Bunları günümüzdeki araşatırmacılar eski göçebeler, ya da atlı göçebeler hatta atlı uygarlıklar olarak adlandırlmaktadır. Bu gruplar hakkındaki bilgiler yazıllı kaynaklarda MÖ 8. yüzyın sonu, 7. yüzyın başlarında izlemiştir. Bununla birlikte Çin ve Batı kaynakları arasında tarihlenderme konusunda farklılıklar bulunmaktadır (Batsuren, 2014: 131). Örneğin, Asur II. Sargon (MÖ 722-MÖ.705) döneminde, MÖ 714 yılında Asurlar’ın komşusu Urartular’ın Kimmerler tarafından saldırıya uğradığı duyrulmuşsa da, sonra gelen Sanherib ( MÖ 704-MÖ. 681) zamanda (696 ?) Antik Yunanistan’ın saldırıya uğradığı yazılmaktadır (a.e, 2014: 131). Ancak Herodot, Perslerin İskitlere Saka adını verdiğini belirtmiş olup, Çin kaynaklarında Sai halkı, Asur kaynaklarında Aşguaziler de aynı anlamda kullanılmış olmalıdır. Hint efsanelerinde Saka adıyla Puranalar, Manusmriti, Ramayana, Mahabharata’da İskitlere rastlanmakta MÖ 4.-2. yüzyıllar arasında Güney Sibirya’dan Hindistan’ın batısına kadar uzanan alan anlatılmaktadır (Özhan, 2017). Anadolu, İdil Nehri çevre bölgelerde Kimmer ismi yaklaşık MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmaya başlanmış, eğer Kimmer ismi İskit isimle birlikteyse MÖ. 7 yüzyıl ya da MÖ. 670 yıllarda ilk kaynaklarda kayıt edilmiştir (Batsuren, 2014: 131). Karadeniz’den doğu Kafkasya’ya kadar uzanan bölgede İskitler hakkında bilgi var ise de onlarla benzer hayat süren göçebe kavimlere kısaca değinilmiştir. Hazar Denizi’nden Aral Gölü’ne kadar Massagitler, onların doğusunda Baktriya’dan Soğdiana bölgesi, Siri Derya Nehri’nin küzeyinde Sakalar, Sakalar’ın doğusunda Arimasplar, Arimasplar’ın kuzeyinde Zaysan Gölü çevrelerde Argippaeiler ve İssedonlar, komşu Altay Dağları’nda altın bekçisi olan Griffinler oturyor demişlerdir. Modern çağlarda birbiryle benzer kültürlerin tümü birlikte değerlendirilip, İskit veya İskit- Sibirya Dünyası olarak anlımıştır (Turbat, 2016: 32-33).


İskitler hakkında yukarıda verilen yazılı kaynaklarda sözkonusu toplulukların ekonomisi ve kültürler hakkında belli bir bilgi yoktur. Bu yüzden arkeolojik bulgurlara dayalı araştırmalar zorunludur. 17. yüzyılda Sibirya kurganlarında defineciler tarafından bulunan İskit hükümdar mezarlarının bilim ve maceracıların dikkatini çekmesiyle arkeolojik çalışmalar da başlamıştır. Rusya’da İskitler dönemine ait bir çok arkeolojik çalışma yapılıp araştırıldığından Rusya ve Ukrayna’da İskit kültürü, Kazakistan’da Saka kültürü (Sakalar), Minusink bölgede Tagar kültürü, Tuva’da Arjan ve Uyuk kültürü, Altay’da Mayemir, Bikeni ve Pazırık kültürleri geniş kapsamda araştırılmıştır (Turbat, 2016: 52). Arkeolojik kalıntılar ve Herodot’un tarih kitabı ile benzer kaynaklardan İskitleri yarı göçebe çiftçi bir hayat yaşadığını anlaşılmaktadır. At, sığır ve koyun yetiştiren (Turbat, 2016: 63), birbirlerinin dilini anlamayan çok sayıda kabileden oluşmasına karşın genelde İndo-İran dillerinden birini konuştukları iddia edilen toplulukların, kökenleri ve modern halkralarıdan hangileriyle ilişkili olduğu konusu neredeyse 200 yıldır tarihçi ve etnografların en hararetli tartışma konularından birisi olmaya devam etmektedir (Özhan, 2017).


 İskitlerin tarih sahnesinde silinmesinden sonra bunların yerini Avrasya’da sırasıyla Sarmatlar, Hunlar, Gotlar, Avarlar, Göktürkler, Bulgarlar ve Hazarlar almışlardır.




Yorumlar

Popüler Yayınlar