TÜRKLERİN İNANÇ ŞEKİLLERİ MUSEVİ TÜRKLER; HAZARLAR

TÜRKLERİN İNANÇ ŞEKİLLERİ
MUSEVİ TÜRKLER; HAZARLAR
Yahudiye eyaletindeki Yahudiler, Roma İmparatorluğuna karşı üç isyan gerçekleştirmiştir.
1-) 67-73 yılları arasında,
2-) Kitos Savaşı, 115-117 yılları arasında,
3-) Sirenayka, 132-136 yılları arasında Kıbrıs, Mezopotamya ve Mısır'da diaspora Yahudileri tarafından başlatılıp kontrolden çıkan bu ayaklanmada genel çapta Roma vatandaşları ve Yahudi asileri katledildi. Bu savaşta, dönemin Yahudilerince "mesihvari özellikleri bulunan" Şimon Bar Kohba bu ayaklanmanın lideriydi. Ayaklanma sonucunda Yahudiye'nin bazı bölümlerinde iki yıl süreyle bağımsız bir ülke kurulması başarılmasına rağmen sonuçta Roma 12 birlikli ana ve yedek ordularıyla bu devleti yıktı. Roma, Yahudilerin Av bayramı hariç Kudüs’e girmesini yasakladı.
Bu olaylardan sonra tarihte ilk kez Yahudiler kendilerine vaat edilen topraklardan ayrılıp dünyaya dağıldılar. Bir grup orta Asya içlerine şimdiki Özbekistan dolaylarına, başka bir grup kuzeyde Ukrayna, Kafkasya bölgelerine, diğer grup da Avrupa içlerine doğru Roma imparatolruğunun hükümranlık alanı dışında kalan yerlere büyük göçe koyuldular.
Yahudiler Mısır da yaşadıkları dönemlerde 3. Sınıf insan hatta köle-işçi statüsünde idiler. Mısır’dan çıkmalarını takip eden 25-30 yıl sonra kendi devletlerini kurup bölgenin söz sahibi halklarından oldular. Komşuları ile olan ilişkileri, Babil ve Asur devletleri Yahudiler ile yaptıkları savaşlarda hepsini esir edip kendi devletlerinde yaklaşık 80-100 yıl köle işçi olarak çalıştırdılar. Bu süre içerisinde, devlet yapılanmasını, hukuki sistemleri, ticareti ve sosyal düzeni öğrendiler. Esaretten kurtulup vatanlarına döndüklerinde öğrendiklerini uyguladılar. Her şeyden önce Yahudiler artık devlet yapılanmasını ve düzenini iyi biliyorlardı.
Roma İmparatorluğu sınırları dışında kalmayı yeğleyen Yahudiler Orta Asya, Orta ve Doğu Avrupa’da kendi düzenlerini kurarak ve kimse ile didişmeden, kavgasız yaşamaya koyuldular. Hristiyanlar, İsa’nın ölümünden sorumlu tuttukları Yahudileri sevmeyip hatta onlardan nefret ederlerdi. Buna karşın, Gök Tengri inanışına sahip Türkler ile araları çok iyi olup, çok iyi anlaşabiliyorlardı.
740 lardan sonra Göktürk devleti parçalanınca, en batıdaki topraklarda onun devamı olarak Hazar devleti, bölgedeki diğer Türk kavimlerinden (Bulgar, Sabir, Peçenek) kalan kalıntıları da içine alacak şekilde kuruldu.
İlk kurucuları Batı Göktürk kağanı İstemi Han’ın soyundan gelenler Hazar devletinin kuruluşunu tamamladılar.
Hazar Devleti başlangıçta tüm halk olarak Gök Tengri inanışına sahiptiler. Hazar devleti, Karadeniz ve Hazar Denizinin kuzeyinde hâkimiyet sürerken her zaman olduğu gibi Türkler, asker ve devletin üst kademe yönetiminde varlıklarını gösteriyorlardı. Diğer Türklerin bir kısmı bazı üretim işleri ile ilgileniyor olsa da devletin iç yönetimi, maliye ve genel düzeni sağlamak konusunda yetişmiş elemana ihtiyaç vardı. Üstelik devletin vergi düzeninin sürekliliğini sağlamak amacıyla ticaretin aksaksız yapılabilmesi şarttı. Bu aşamada bölgeye göçmüş Yahudiler, Hazar Devleti içindeki hizmetleri ile fayda sağlıyorlardı. Ayrıca ticaret konusundaki yetenekleri devletin kazancının, gelirinin artmasına olumlu etkiler sağlıyordu.
Hazar Devleti, konar-göçer bir yaşamdan yerleşik düzene geçme aşamasında devlet düzeninin yapılanmasını sağlarken bölgede hâkim olan Yahudilerden edindikleri hizmetler sırasında dinlerinin yaymalarına ses çıkarmadılar. 780 yılından sonra Hazar Kağanı devlet yönetim kademesi olarak Museviliği benimseyip kabul ettiler. Bunun dışında kalan halkın istediği dini inanca sahip olması için baskı yapmaksızın özgür bıraktılar. Böylece Hazar Devleti yönetim olarak Museviliği tercih ederken halk Hristiyan, Müslüman, Musevi, Zerdüşt ve Gök Tengri inançları ile karışık olarak yaşadılar. Adaletin sağlanması konusunda da dinlere göre Kadılar hizmet vermekteydi. Nüfusun kalabalık olduğu yerlerde 7 kadı görev yaparken bunlardan 1’i Gök Tengri inancına, diğer Müslüman, Hristiyan ve Musevilik için de 2 şer Kadı bulunuyordu.
Başlangıçta yalnızca devletin üst yönetimi Museviliği seçmişken ilerleyen zaman içinde halktan da katılım artmış ve Musevi Türklerin sayısı çoğalmıştır. Bunlardan en önemli grup Karay Türkleridir. Onları da gelecek yazıda açıklayacağız.
Not: 1999'da Aşkenaz Musevilerine ait Y kromozomlarında yapılan genetik araştırmalarda DNA yapılarının, İsrailoğlu kökenli Yahudilere değil, Türk kökenlilere yakın sonuçlar verdiği ortaya çıkmıştır. Buradan yola çıkılarak Türkler için Aşkenaz Museviler tanısı konsa da Yahudilerin 13. Kabilesi ile hiçbir ilgisi yoktur zaten 13. Kabile de tamamen bir efsanedir.

Yorumlar
Yorum Gönder