Kuşan Devleti






Tarih boyunca Hindistan’da hüküm sürmüş pek çok Türk devleti vardır. Bu devletler, dönemlerinde büyük medeniyetler kurmuşlar ve daha merkeziyetçi, halkın gözetildiği, korunduğu devlet modeli olarak ön plana çıkmışlardır. Ancak yoğun nüfus ve yerleşmiş bir kültürün içine giren az sayıda Türk, hakimiyet kurmuş olsa da zamanla halkın içinde eriyip gitmiştir. Bu durum özellikle İslamiyet öncesinde çok daha yoğun bir şekilde görülmektedir.
Tarih boyunca Hindistan’da ilk Türk devletini kuranlar Sakalar’dır. Sakalar’ın devletini yıkıp yerine geçen Kuşanlar ise bölgede daha kalıcı olmuşlardır.
Kuşanlar’ın menşei bugün hâlâ tartışma konusu olsa da ağırlıklı görüş Türk oldukları yönündedir. Devleti kuranlar Yüe-çiler’e mensupturlar. Yüe-çiler, Büyük Hun Devleti’nin en büyük rakiplerinden biriydiler. Ancak Mao-tun ve onun ardından gelen dönemde Yüe-çiler Hunlar’a yenilip batıya göç etmek zorunda kaldılar. Maveraünnehir’e ilerleyip Ceyhun nehrini geçtiler ve orada yerleşik Sakalar’ı yerlerinden ettiler. Yüe-çiler’den kaçan Sakalar güneye Hindistan bölgesine ilerlediler.
Hindistan’a yerleşen sakalar hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak İran kaynaklarında “Sakastana” diye geçen “Sicistan/Siistan” denilen bölgenin isminin Sakalardan geldiği görüşü yaygındır.
Sakalar’ın ardından Yüe-çiler de Hindistan bölgesine inmiş, oradaki Saka hakimiyetine son vermişlerdir. Bölgeye yerleşen Yüe-çiler beş boya ayrılıp hakimiyet kurmuşlardır. Bunların devlet haline gelmeleri ise dört boyun diğer bir boy altında birleşmesi ve Saka kalıntılarının da hakimiyet altına alınmasıyla olmuştur.

Kuşanlar’ın Menşei
Yüe-çiler’in Turani bir kavim olduğu konusunda çoğu tarihçi hem fikirdir. Önceleri onların İrani bir kavim oldukları, Ari ırkına mensup oldukları gibi çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.
Arkeolojik malzemelerde, sikkelerde, Hint, Grek, Latin, Çin ve hatta İslam kaynaklarında Kuşanlar’ın menşeiyle alakalı pek çok delil bulunmaktadır.
Kuşanlar, özellikle devletleşmeden önce boylara ayrıldıkları dönemde “Yabgu” unvanını kullanmışlardır. Bu unvan Türkçedir ve tarihte sadece Türkler tarafından kullanılmıştır.
Paralar ve heykellerde görülen vücut tipleri ve giyim tarzları Türk tipidir.
Mühim kanıtlardan biri ise Keşmir tarihçisi olan Kalhana’nın Rajatarangini’sinde zikredilen “Turushkanvaya” ismidir. Grandhara bölgesinde Türk asıllı krallar olduğundan bahseder.

Enver Konukçu, Kuşanlar’ın ilk hükümdarı olan Kujula Kadphises isminin Kujula’sının Türkçe bir kelime olduğunu, küçlü, külçür, küçlük şekilleri ile göze çarptığını ve anlamının da güçlü, kuvvetli olduğunu söyler.
Burada sayamayacağımız pek çok kanıt vardır. Bu kanıtlar Kuşanlar’ın Türk olduğunu büyük oranda doğrulamaktadırlar.
Çinlilerin Kuei-chuang olarak aktardıkları kelimenin aslı Kuşan idi. Kuşanlar’ın kendilerinden kalan paralarda, Kuşana veya Koşanu, Khrastice yazılmış paralarda Gushana veya Kuşhana ismi görülmektedir. Pek çok yazıtta da Kuşan ismine rastlamak mümkündür. Pakistan’da Rawalpindi yakınlarındaki Manikiyala yazıtında “Guşana-vamsa-samvardhaka” kaydı okunmaktadır. Bu cümle “Kuşan sülalesinin büyümesi, mevcudiyeti” “Kuşan ırkı payesine yükselmiş” demektir.
Kuşan isminin kaynağı ile ilgili de pek çok görüş mevcuttur. Batılı tarihçiler Kuşan adının Kuça yahut Kuçi’den türediğini ileri sürmüşlerdir. Kelime Toharca asil, asilzade manasına gelmektedir.
Kuşanlar’ın kuruluş tarihi de ihtilaflı bir konudur. M.S. 10 ile 25 yılları arasındaki bir zamanda kurulduğu varsayılmaktadır. Kurucusu Kujula Kadphises’tir. Boyları birleştirdikten sonra Kabil, Pencap’ın büyük bir kısmı, Buhara ve Horasan’ı fethetti. Bu bölgelerdeki Saka ve Yunan kalıntılarını hakimiyeti altına aldı.
Kuşan Devleti, 3. Hükümdarı Kanişka (Kanık) (78-l0l veya 120-144) zamanında en parlak devrini yaşamıştır. Özellikle Kanişka ve ardılları Vasişka, Vasudeva zamanında devlet geniş sınırlara ulaşmış Kuzey Hindistan, Afganistan, Pakistan, Tibet, Maveraünnehir, Tacikistan ve Türkistan’ın batı bölgeleri Kuşan Devleti’nin hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde Kuşanlar bölgenin en güçlü devleti konumundaydılar.
Bu üç hükümdardan sonraki dönemlerde Kuşan Devleti eski parlak günlerine dönememiştir. Kimi zaman iç karışıklıklarla kimi zaman diğer devletlerle yapılan mücadelelerle zayıf düştüler.
İlk olarak milli bir devlet halinde ortaya çıkan Guptalar Kuşanlar’ı zor durumda bıraktılar. Kuşanlar, Pencap bölgesine zoraki tutunabildiler.
Ardından Parthlar’ı yıkıp yerine gelen Sasaniler büyük bir tehlike olarak ortaya çıktılar. I. Ardaşir, Kuşanlar’ın elinden Belh ve Merv şehirlerini aldı. Sasani hükümdarı Şapur zamanında ise Kuşanlar Sasaniler’in vassalı haline gelmiş durumdaydılar.
Kuşanlar’a asıl darbeyi vuranlar ise Akhunlar olmuştur. Ceyhun’u geçerek bölgeye gelen Akhunlar Belh’e hakim oldular. Ardından “Tigin” unvanını verdikleri kumandanlarıyla Afganistan ve Kuzey Hindistan’daki Kuşan varlığına son verdiler.  Devletin tam yıkılış tarihi belli olmamakla birlikte VI. asırda tamamen tarih sahnesinden silindiği düşünülmektedir.
Yalnızca Kabil bölgesinde 870 yılına kadar Kuşan kalıntıları varlığını sürdürmüştür.
Kuşanlar Budizm’i benimsemiş ve bu dinin koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. Budist olmalarına karşın diğer dinlere de oldukça hoşgörülü yaklaşmışlardır.

Kaynakça

Bayur, Yusuf Hikmet, Hindistan Tarihi I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1987.
Cöhce, Salim, “Hindistan’da İlk Türk Hakimiyeti: Kuşanlar ve Akhunlar”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, C. I., s.815-820.
Konukçu, Enver, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1973.
Tezcan, Mehmet, “Kuşanların Menşei”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, C. I.,
 s.789-814.

Yorumlar

Popüler Yayınlar