ATEŞ, TEKERLEK, AT VE HİNT AVRUPA DİLİ
ATEŞ, TEKERLEK, AT VE HİNT AVRUPA DİLİ
Homo Sapiens'in ataları kabul edilen Homo Erectus'un ateşi terbiye ettiği ve bir nevi kültürel devrim başlattığı genel kabul görmekte. Orta çağ kültürleri de ne ateşsiz, ne de tekerleksiz veya atsız düşünülebilir. Ateş hariç, tekerlek ve at nispeten yeni kazanımlarıdır insanoğlunun. Her ikisinin bir birinden ayrılmaz ortak bir evrimi olduğunu düşünmek mümkün ve bunun için Güney Amerika'ya, İnka ve Maya'lara bakmakta fayda var. Bu halklar muhteşem yapılar inşa etmiş olsalar da, tekerleği ya bilmedikleri, ya da bilip de işlevine dair bir kullanım alanı bulamadıklarını varsayabiliriz. Lamaları vardı, ama bunlar binek hayvan olarak kullanılamadığından, tekerlekli ve bir hayvanın çektiği bir aracın da anlamı olamazdı. Ağır taş bloklarını elbette bir kızak sistemi kullanarak çekmişlerdi, altına ağaç kütükleri koyarak, ama bu tekerlek değildi elbette. Dolayısıyla at ve tekerleğin icadını aynı zamana, kültür evresine ve hatta coğrafyaya konumlandırmak mantıklı görünmekte.
Sümerler tekerleği icat ettiler denmekte, ama bu elbette bir varsayım, diğer buluşlarına gölge düşürmek istememekle beraber. At kırk elli milyon sene önce Kuzey Amerika'da, köpek boyutunda küçük ve toynak yerine parmakları olan bir memeli olarak ortaya çıktı. Evrimi süresi boyunca boyu büyüdü, toynak geliştirdi ve son buzul devrinde, Bering geçidinin Amerika ve Asya kıtası arasında geçişlere fiziki olanak izin vermesi ile, eski dünyaya, Sibirya'ya gelmiştir. Oradan da tüm eski dünyaya yazılmıştır, soyunun bir kısmı Zebra'lara da dönüşmüştür. İnsanlara çok uzun yıllar boyunca av hayvanı olarak fayda sağlamıştır, kimi yerde ana besin kaynağı da olmuştur daha detaylı göreceğimiz şekilde. İnsan, ne gariptir ki, bir çok hayvanın soyunun tükenmesine sebep olmuşsa da, atı evcilleştirerek, soyunu tükenmekten de korumuştur denmekte. Bugün Moğolistan'da gezinen vahşi atlar var, Przewalski atı denilen bir cins. Doğal olarak bunlar ilk atların atası oldukları ve zamanında insan tarafından evcilleştirilen atların soyundan geldiği düşünülse de, bu at türü günümüz atların genetik kuzenleri olup, evcilleştirilmeye müsait olmayan bir at ırkıdır. Hatta onların soyu da tükenmiş sayılırdı Asya'da, eğer Przewalski diye bilinen bir Rus bilim insanın onlardan elli kadarını alıp binlerce kilometre öteye kendi kişisel hayvanat parkına taşımasaydı . Moğolistan'da bu atların sonuncusu 1969 senesinde görülmüş, soyu tükendiğinde, devlet girişimi ile bu Przewalski atları temin edilip Moğolistan steplerinde tekrar serbest bırakılıp, eski yaşam formuna dönmüşlerdir. Moğolların kullandıkları ve tarihte kullanmış oldukları türden değillerdi. Bu atlarda, zebraların tüm bedeninde olan çizgiler alt bacaklarında bulunur sadece. Modern atlarımızda da ise buna benzer bir çizgi hiç görülmemekte.
Atın insanlığa kazandırılmasına dair en çarpıcı arkeolojik bulgular günümüz Kazakistan topraklarında bulunan taş - bakır çağına ait Botai kültürü dönemine ait bir kazı alanında bulunmuştur. Botai kültür m.ö. 3700–3100 yıllarına tarihlendirilmekte. Bu konar göçer kültüre ait bir yerleşkede milyonlarca at kemiği bulunmuş ve bunların 360.000 ata tekabül edeceği hesaplanmıştır. Atı av hayvanı olarak kullandıkları na dair kesin bir veridir bu. Ancak daha da ilginç bir sonuç ile karşılaştı arkeologlar. Orada bulunan keramik kalıntılarının iç yüzeyi, kimyasal gıda izlerine dair testler yapılmış ve süt izine rastlanmıştır. Keçi ve sığır tutulmadığı bilinen bu kültür için bunun tek bir anlamı olabilir: Botai toplumu atı evcilleştirmiş ve sağmayı da başarmıştı. Evcilleştirilmemiş bir atın sağılamayacağı aşikardı ve eğer sağılabildiyse de, evcil olduğuna kesin gözüyle bakılmalıdır. Botai halkının bu kazanımları sayesinde dünyayı kendilerine boyun eğdirecek bir güce kavuşmalarına rağmen, bu kültürün izi kaybolmuştur tarihin derinliklerinde, ancak kazanımları komşu topluluklar tarafından elbette kopya edilmiştir. Atın faydası ortadadır. Atı 'kopyalayıp' evcilleştiren veya evcilleştirilmiş atların soyunu devam ettiren halklar olmuştur ve bunların ilk büyük etki yaratanı da yanma veya yamnaya diye adlandırılan bir topluluktur, kültür merkezleri günümüz Ukrayna topraklarına denk düşmektedir. Bu kültürün başlangıcı Botai kültürüne çok yakındır, ama takriben 800 yıl daha uzun sürmüştür, m.ö 3600- 2300 arası. Ukrayna' daki bu yamnaya kültürünün üç büyük göç dalgası ile doğuya ve batıya dağıldığı da bilinmektedir. Üstün, ata ve savaşa dayalı yaşam biçimleri ile avrupa'ya asya'ya akın ederek, diğer halklara üstünlük kurup domine de etmişlerdir. Atın hem bu göç hem de sonrasında üstünlük kurmak anlamında payı yadsınamaz. Muhtemelen de hint avrupa dili dediğimiz bu dev dil ailesi de onlar sayesinde tüm dünyaya yayılmıştır, Aryan denen halklar onların sayesinde oluşup yayılmıştır. Avrupalı'ların beyaz teninin de bu halktan geldiği düşünülmekte, açık tenli bir fenotip olan bu insanlar bu genleri sayesinde, ondan önce gayet esmer olduğu bilinen Avrupa'lının görünümüne etki etmiştir. Eski Avrupalı'lar da binek atına ancak, yamnaya topluluğun Avrupa merkezine doğru göçü sonunda tanışabilmiştir.
Atın iş gücü olduğu yerde tekerlek kanımca bir teferruat olarak kalmıştır ve muhtemelen yine Asya topraklarında bu toplulukların birisi tarafından kullanıma sokulmuştur.
Atsız bir tarih ne olurdu, Burak'sız, Pegasos'suz, Bukefalos'suz. Roma sezarı Neron'un atını çok sevdiği bilinmekte. Incitatus'a ahır yerine saray inşa ettirmiş ve ona inciden kolyeler hediye etmiştir. Büyük İskender, kendisine Makedonya'dan batı hint topraklarına kadar eşlik eden ve 'tanışma hikayeleri' bile bir mit olan atı Bukefalos'un savaş esnasında ölmesi sonucu ona sarılıp ağladığı aktarılır. Selahaddin Eyyubi'nin, muharebe alanında atsız kaldığını gördüğü Frenk lider Richard'a kendi atlarında iki tane gönderip, savaşa kendi konumuna yakışır bir şekilde devam etmesini sağlaması da, batılıların gözünde de doğu ve müslüman toplumunun asalet anlayışının bir sembolü olarak, doğuluları küçük gördükleri söylenen batılılar tarafından bizzat aktarılmaktadır.
Derleyen Asım Bilge Kapıcı

resim: İskender'in atı Bukefalos

resim : yamnaya kültürü at arabası

resim : Przewalski atı
Yorumlar
Yorum Gönder